
İnsanların birbirine değer vermesi, aşırıya kaçmadan ölçülü övgü, toplumsal ilişkilerin daha düzeyli ve sağlıklı olmasını sağlar. Değer verme, insanların gönüllerini kazanmanın bir yoludur. Hz. Muhammed insanlara değer verirdi. O, insanların ırkına, rengine, cinsiyetine makam ve mevkisine, zenginlik ve fakirliğine bak¬maksızın onlara insan oldukları için değer verirdi. Hz. Peygamber, herkese eşit davranır, sevgi ve saygıyla yaklaşırdı. Farklı görüşte olanların düşüncelerini dinler, insanların sorunlarını önemser, sevinç ve üzüntülerini paylaşarak herkese değer verdiğini gösterirdi.
“Allah indinde en şerefliniz takvâca en ileri olanınızdır. Arabın Arap olmayan (acem) üzerine bir üstünlüğü yoktur. Arap olmayanın da Arap üzerine bir üstünlüğü yoktur. Siyah derili olanın beyaz derili üzerine bir üstünlüğü yoktur, beyazın da siyah derili üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takvâ iledir.”(Cem’u'l-Fevâid, 1/510, hadis no: 3632)
Hz. Muhammed, insanları ayrım yapmaksızın sever ve onlara değer verirdi. Bu konu ile ilgili şu örnek dikkat çekicidir. Mekke’de müşriklerin zengin ve ileri gelenleri Hz. Muhammed’e gelerek, "Biz senin yanına geldiğimizde, fakir ve zavallı insanları huzurundan kov. Biz o insanlarla bir arada olmaktan hoşlanmamaktayız. Çünkü biz, büyük ve zengin kimseleriz." dediler. O, bu durumu kabul etmeyince, tekliflerini biraz daha hafifletip "Hiç olmazsa biz senin yanına geldiğimizde, fakir ve zavallı kimseler kalkıp gitseler." dediler. Bunun üzerine şu ayet indi:" Sabah akşam, Rablerinin rızasını dileyerek ona yalvaranları kovma. Onların hesabından sana bir sorumluluk yoktur, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur ki onları kovarak zulmedenlerden olma." (Enam 52)
