
Bir konuda başkalarına danışmak, başkalarının da tecrübelerinden ve fikirlerinden yararlanmak demektir.Bu danışmaya “istişare” ya da “müşavere” denir. En akıllı insan bile bir sorunla karşılaştığında, aklının köşesinden geçmeyen bir çözüm yolunu başkasından duyabilir.
Hz. Muhammed (s.a.s.) bir konuda eğer Allah’tan bir emir yok ise, mutlaka başkalarına konuyu açar ve onların da fikrini alırdı.Aldığı kararlarda kendi fikrini dayatmaz, müslümanlarla istişare ederdi.
“...(Ey Peygamber) işlerinde onlarla fikir alışverişinde bulun...
” Âl-i İmrân Suresi 159. Ayet. “...Onların (müminlerin) işleri aralarında danışma iledir...
” Şûrâ Suresi 38. Ayet. “...Eğer bilmiyorsanız bilenlere sorunuz.” Enbiyâ Suresi, 7. Ayet.
Kendisine ilk vahiy geldiğinde önce eşi Hz. Hatice’ye danışmış, sonra da onun önerisiyle bilge bir kişi olan Varaka’ya gitmiştir. Peygamberimiz kızlarını evlendirirken onların fikirlerini almış ve onların rızası olmadan evlendirmemiştir. Uhud Savaşında savunma mı yoksa meydan savaşı mı olacağına istişare sonucu karar vermiştir. Hendek Savaşında şehrin etrafına hendek kazılması, istişare sonrasında Selman-ı Farisi’den çıkan bir fikirdir. Hudeybiye Antlaşmasından sonra söylediklerini yerine getirmeyen müslümanlar hakkında ne yapması gerektiğini yine eşiyle istişare etmiştir.
Başkalarına danışmak; herkesin razı olacağı fikrin ortaya çıkmasına, insanların fikrine değer vermeye, çözümleri daha çabuk üretmeye ve güven ortamının oluşmasına vesile olur. Biz de büyüklerimize ve fikirlerine değer verdiğimiz insanlara danışarak sorunlarımızı daha çabuk çözebiliriz. Unutmayalım ki; akıllı insan, aklını kullanan insandır; daha akıllı insan ise başkalarının da aklını kullanan insandır.